
Müstehcenlik Suçunun Unsurları
Müstehcenlik suçunun unsurları hareket unsuru olarak da bilinen maddi unsur ve kast unsuru anlamına gelen manevi unsurdur. Ancak TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu birden fazla hareketli ve kompleks bir suç türü olduğundan suçun maddi unsuru ilgili fıkralarda tanımlanan suçun alt türlerine göre değişmekte ve bunları tek tek incelemek gerekmektedir. Ancak bundan önce müstehcenlik kavramına değinmek yerinde olacaktır.
Bir içeriğin “müstehcen” olarak nitelendirilmesi, onun toplumun genel ahlak anlayışı ve çocukların gelişimine olumsuz etki etme potansiyeline sahip olup olmadığına bağlıdır. Yargıtay kararlarında, müstehcenlik suçuna konu olan materyallerin değerlendirilmesine, toplumun ahlaki değerleri, yerel kültürel normlar ve içeriklerin çocuklar üzerindeki etkileri dikkate alınmaktadır. Ancak bu noktada yasadaki net olmayan “müstehcenlik” kavramının soyut bir değerlendirmeye tabi tutulması, suçun unsurlarının tespiti açısından belirsizliklere yol açabilmektedir.
1. Çocuğa Müstehcen Ürün Sağlama
TCK madde 226’nın 1. fıkrasının a ve b bentlerinde tanımlanan bu suç türünde suçun maddi unsuru iki farklı şekilde belirtilmiştir. Bunlardan ilki bir çocuğa müstehcen ürünleri verme veya bunların içeriğini göstermek, okumak veya dinletmektir. İkincisi ise müstehcen içerikleri çocukların görebileceği yerlerde veya alenen gösterme, okuma veya söylemedir. Maddenin bu ilk fıkrasında çocukların doğrudan ve dolaylı şekilde müstehcen içeriklerle karşılaşmalarının engellenmesi hedeflenmiştir. Bu düzenlemelerdeki amaç, çocukların fiziksel, psikolojik ve ahlaki gelişimlerini koruma altına almak, onları zararlı içeriklerden uzak tutmak ve aleniyet unsurunu da dikkate alarak toplumun genel ahlakını muhafaza etmektir.
Hükümdeki fıkranın a bendine göre, çocuklara müstehcen içeriklerin verilmesi, gösterilmesi, okutulması, dinletilmesi veya bu tür içeriklerin çocukların erişimine sunulması suç oluşturmaktadır. Çocuklara yönelik bu koruma, hem doğrudan bir kişinin fiziksel müdahalesiyle hem de dolaylı olarak bu içeriklerin sergilenmesi veya yayılmasıyla ihlal edilebilecek bir alanı kapsamaktadır.
Fıkranın b bendinde ise “aleniyet” unsuru, müstehcen içeriklerin herkesin görebileceği şekilde sergilenmesi ya da çocukların girebileceği yerlerde bulundurulması bağlamında önem kazanmaktadır. Aleniyet, TCK 226/1’in uygulama alanını genişleten bir kriter olarak karşımıza çıkar ve aleniyet koşulunun oluşabilmesi için, eylemin belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilecek şekilde gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Aleniyet kavramı, içeriklerin fiziksel bir mekanda (örneğin, mağaza vitrinlerinde) sergilenmesini ya da dijital ortamlarda erişime açık bir şekilde yayınlanmasını içerebilir. Ancak bu noktada önemli bir ayrım, içeriklerin erişilebilirliği ile erişim kısıtlamaları arasında yapılmalıdır. Örneğin, belirli bir şifre veya yaş doğrulama siteminin arkasında bulunan içeriklerin “aleniyet” kriterini karşılayıp karşılamadığı, her somut olayın kendi özel koşullarına göre değerlendirilmelidir.
2. Müstehcen Ürünleri Açıktan Sağlama
Müstehcen ürünleri açıktan sağlama kapsamına giren eylemler madde metninde üç bent halinde sayılmıştır. Bunlar:
- Müstehcen ürünleri, içeriği belli olacak şekilde satmak veya kiralamak, satışa veya kiraya arz etmek,
- Müstehcen ürünleri, bunların satışına özgü mağazalar dışında, satışa veya kiraya sunmak,
- Müstehcen ürünleri, başka ürünlerin yanında promosyon olarak vermek veya bedelsiz olarak vermek veya dağıtmak,
olarak belirtilmiştir. Madde metinleri net ve anlaşılabilir olduğundan bunları detaylı şekilde izah etmeninin gerekli olduğunu düşünmüyoruz.
3. Müstehcen Ürün Reklamı Yapma
Müstehcen suçunun unsurlarından biri olan reklam yapma suçu ise adından da anlaşılacağı üzere müstehcen niteliğe sahip ürünlerin reklamının yapılmasıdır. Ancak madde metni çok kötü yazıldığı için hiçbir ayrım veya kriter olmaksızın reklamın her türünü suç saymaktadır. Dolayısıyla müstehcen ürünlerin satışına özgü yerlerde yapılan müstehcen ürün reklamları dahi bu madde kapsamına girmektedir.
4. Müstehcen Yayın Yapma
Müstehcen yayın yapma suçu ise müstehcen niteliğe sahip görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlamak veya yayınlanmasına aracılık etmek manasına gelmektedir. Daha önce müstehcen yayın suçu başlıklı makalemizde bu konuya etraflı değindiğimiz için bu makalede aynı hususları tekrar etme gereği duymuyoruz. Ancak belirtmek isteriz ki paylaşım programlarıyla işlenen müstehcenlik suçu söz konusu olduğunda kolluk görevlileri ve bilirkişi raporu hazırlayan kişiler bunu müstehcen yayın yapma olarak yorumlayabilmektedir.
5. Müstehcen Ürünlerde Çocuk veya Çocuk Gibi Görünenleri Kullanma
Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır
6. Çocuk Müstehcenliği İçeren Ürünler Bulundurma
Ülkemizde müstehcenlik nedeniyle açılan davaların hemen hemen tamamı madde 226/3 kapsamında yani müstehcen ürün bulundurma suçundan dolayı açılmaktadır. Açılan davaların da neredeyse tamamı internetten müstehcen video ve fotoğraf indirme bağlantılı olarak açılmaktadır. Nitekim paylaşım programlarıyla işlenen müstehcenlik suçu ve bunun yanında bilgisayarda müstehcen görüntü bulunması eylemleri bulundurma anlamında müstehcenlik suçunun unsurlarını oluşturmaktadır.
7. Sapkın Müstehcenlik Ürünleri Bulundurma
Müstehcenlik suçunun unsurların biri de sapkın veya anormal müstehcenlik olarak adlandırdığımız müstehcenliktir. Kuşkusuz içeriğinde çocukların kullanıldığı müstehcen görüntüler de sapıkça ve anormaldir ancak bu fıkrada tanımlana suç tipi çocuk müstehcenliğinden ayrıca “normal olmayan” içerikleri düzenlediği için bu tür müstehcen ürünlere ortak bir ad vernmek adına bu terim kullanılmıştır. İçeriğinde şiddet kullanılan, hayvanlarla veya ceset üzerinde yapılan veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara müstehcen ürünleri bu fıkra kapsamına girmektedir. Bu tür ürünlerin üretilmesi, ülkeye sokulması, satışa sunulması, satılması, nakli, depolanması ve başkalarının kullanımına sunulması veya bulundurulması suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır.
Suçun maddi ve manevi unsurları i, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabında, Toplum Düzenine Karşı Suçlar başlığı altında ve Genel Ahlaka Karşı İşlenen Suçlar bölümünde, 226. maddede yer almaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinin 1. fıkrasındaki bentler, müstehcen içeriklerin çocukların erişimine sunulması veya kamuya aleni şekilde sergilenmesi durumlarında suç oluşturabileceğini düzenlemektedir:
8. Suçun Manevi Unsuru
Suçun manevi unsuru ise kasttır yani eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Eğer bu anlamda suç kastı yoksa suç oluşmamış kabul edilecektir. Ancak belirtelim ki Türkiye’de mahkemeler in çoğu suçun manevi unsurunu pek önemsemektedir ve maddi unsur mevcutsa suçun işlendiği kanaatine varılmaktadır.